Diyanet İşleri Başkanlığı, kendine yeni bir misyon biçti sanıyorum. Bir firmada (veya kurumda) yönetim yenilenince, iş başına gelen tepe yönetici ile kendisini o makama getiren arasında bir “görevlendirme sözleşmesi” yapılır. Bu sözleşme yazılı, sözlü hatta zımni olabilir. Ancak bu sözleşmeler yasalara aykırı olmamalıdır. Görevlendirme sözleşmeleri temelde iki bileşenden oluşur. Birincisi “görev” (misyon), ikincisi ise “ülkü” (vizyon) dur. Misyon, bu kurum paydaşlarına ne fayda sağlayacaktır sorusuna cevap verir. Vizyon ise, firmanın ulaşmak istediği konumdur. Firma, eğer verdiğim sözleri tutarsam paydaşlarım da beni herhalde istediğim o yüksek konuma getirecektir diye düşünür. Paydaş, hem firmanın yarattığı değerden yararlanan hem de ona imkân ve kabiliyet sağlayan demektir. İSLAMİ İKTİSAT Diyanet’e bağlı Din İşleri Yüksek Kurulu üyesi din profesörü Ahmet Yaman, “Ekonomi ve Değer” başlıklı bir makale yazmış. Bu makale de Diyanet Dergisi’nin Kasım sayısında yayımlanmış. Ahmet Hoca makalesinde “İnsanlık tarihi boyunca gönderilen peygamberlerin temel mesajları arasında, pazar güvenliğinin sağlanması, sömürünün engellenmesi, haksız kazancın yasaklanması ve sermayenin belli ellerde toplanmasına sıcak bakılmaması daima olagelmiştir. Son peygamber Hz. Muhammed’in (s.a.s) tebliğ ettiği İslam dini de adalet, hakkaniyet, paylaşım, digerkâmlık, helal kazanç ve onurlu yaşam esaslı bir iktisadi yapı öngörmüştür” diye varmak istediği son noktaya bir güzelleme yaparak yaklaşıyor. Daha sonra 18 madde halinde İslami iktisadın sıfatlarını sıralıyor. Bu maddelerin, faizin (hiçbir şarta bağlı olmaksızın) haram olduğu söyleneni hariç, hepsi biraz Protestanlık, biraz sosyalizm kokan ahlaki ve akli hükümlerdir. Buraya kadar mesele yok. Ahmet Hoca, bununla yetinmiyor. Şöyle devam ediyor: “Türkiye’nin (Osmanlı dönemi de buna dâhil olmalı, çünkü esas geri kalmışlık Hilafet varken başlamıştır) iktisa...