TÜİK’in yaptığı tespit ve hesaplara göre, Türkiye ekonomisi 2018 yılının üçüncü çeyreğinde, geçen yılın aynı dönemine kıyasen %1,6 büyümüş. Bu büyüme gerek yılın ilk yarısına, gerekse Türkiye ekonomisinin doğal büyüme hızına göre düşüktür. Bu bakımdan kötüdür. Ama bu büyümenin çoğu, cari açığın kapanmasından doğmuştur. Bu bakımdan son derece sağlıklıdır.
Cari açık meselesine toplumun dikkatini çekmek için çırpınan biri için bu husus çok önemlidir. Cari açığın salt olarak kapanmasından daha da önemlisi, bu süreçte ihracatın artmasıdır. Bu sonuç, dünyada “Kur Savaşları” (ülkelerin, ihracatta rekabet güçlerini artırmak için para değerini düşürme kavgası) diye bir vakıa varken, Türkiye’de “Pahalı dövizin ihracata faydası yoktur” veya “İhraç edecek malımız mı var?” gibi zırvalara abone olmuş iktisat cahillerinin zihinlerinde bir feraset kıvılcımı çakmasına sebep olmuştur inşallah!
Hemen ilave edeyim: İthalatın azalması, cari açığın kapanmasına önemli katkı yapmıştır. Ama ben buna sevinmiyorum. Çünkü stokların azaldığı bir sırada ithalatın geçen yılın aynı dönemine göre %16,7 düşmesi arızidir, sürdürülemez. Muhtemelen 2019’un ikinci yarısında başlayacak büyümeden daha önce ithalat artacaktır.