Demek ki, anlatanın diliyle dinleyenin dili arasında bir fark vardır. Bu farkı ortadan kaldırmak ve “kişinin niteliğini” anlaşılır hale getirmek için tercümeye yani bunu yapacak bir tercümana ihtiyaç vardır. İşin içine tercüman girince, bu sefer de ister istemez metnin içeriğini, tercümanın bakış açısı etkilemektedir. Bu bakımdan bir ülke veya dünya ekonomisini anlatan her metin gerçekte bir “tercüme-i hal”dir. Sayısal veriler ve grafikler, tercümanın yorumuyla ete kemiğe bürünür. Aynı veri setine bakarak, iki farklı hikâye anlatmak mümkündür. Bunu da doğal karşılamak gerekir. Canınızı fazla sıkmayın.