İktisadi düşünmek, iktisadi karar almak için iktisatçı olmaya lüzum yoktur. İktisadi davranmak yani “az enerjiyle çok iş yapmak” canlılarda içgüdüseldir. Ama “halkın parasını” harcama yetkisine sahip, seçilmiş veya atanmış kamu yöneticileri için durum farklıdır. Onlar, özellikle yatırım kararları alırken içgüdüsel değil iktisadi davranmaya mecburdur.
Çünkü harcadıkları para kendilerinin değildir. Üstelik yatırımlar gelecek nesillere de “fayda ve külfet” bırakır. Peki nasıl oluyor da, en müsrif kamu yöneticisi bile yaptığı her harcamanın iktisadi olduğunu ileri sürebiliyor? Ben, uzun süre iktisat kelimesi ile maksat kelimesinin aynı kökten (k,s,d) geldiğini bilmiyordum. İktisat “kısıt”tan gelir, bu da iktisadın “Kısıtlı kaynakların sonsuz ihtiyaçlar arasında en yüksek hasılayı sağlayacak şekilde tahsisidir” tanımına uyuyor derdim.
Bu düşüncemi Memduh Yaşa Hoca’ya da söyledim. O da bana “İktisat(d) maksat(d)la aynı kökten gelir” dedi. Bu açıklama beni uyandırdı. O zaman anladım ki; bir kararın iktisadiliği maksadına göre olurmuş.
SAVURGANLIK...