Bu yazıya başladığımda “Rahip Krizi” patlamamıştı. Şimdi işler daha da karıştı. Ekonominin çarklarını dış borçla çevirmeyi “doğru ve vazgeçilemez” bir iktisat politikası kabul eden bir ülke, dövize sıkışınca IMF’ye gitmezse yanlış yapar. Londra bankerlerinin ayağına gidip borç istemek kimsenin onuruna dokunmuyor. Ama Washington’a gidip “Böyle günler için sermaye koyup üye olduğumuz” IMF’ye başvurmak, ne gariptir, ağrımıza gidiyor. Bu gayri iktisadi tutum, Türk milletine çok pahalıya patlıyor.
Devlet bugün “dövizli tahvil” ihraç edecek olsa, dolara en az %7 faiz verecektir. Özel sektör bunun 2 puan üstünü göze almalıdır. Zaten filli durum budur. IMF ile bir düzenleme yapmadığımız her gün bu maliyet daha da artmaktadır.
Türk mali sistemi yaralıdır. Kan kaybetmektedir. Çakallar kan kokusu almıştır. 2009 krizinden sonra bırakın Yunan tahvillerinin düştüğü feci durumu, gayet sağlam sanayi ve turizm altyapıları olan İtalya ve İspanya’nın devlet tahvilleri bile yerlerde sürünmüştü.