Borsa İstanbul, altın yıllarını yaşıyor. Yatırımcılar için adeta boş yok. Hangi şirketin hisse senedini almış olursa olsunlar, hayal edemeyecekleri paralar kazandılar. Bazı hisselerde gözlerime inanamadım. Dolar bazında 10-15 misli fiyatı artanlar var. Eğer yatırımcılar, portföylerinin değer artışını, ellerindeki hisse senetlerini satıp paraya (tabii dövize) döndürmemişlerse, kazançları sanaldır. Sanal olmasına sanaldır ama tümden de sanal değildir. Bunu, yukarıda yazdıklarım “bir an önce kâr realizasyonu yapılmalı” tavsiyesi diye anlaşılmasın diye yazdım. Ama ortada bir balon olduğu da kuşkusuz. Bu furya bana “Banker Kastelli” adıyla bilinen, 1980-2000 yılları arasının “üç defa batan” karizmatik finansçısı, daha doğrusu “tahvil ve senet” tüccarı Cevher Özden’i (1933-2008) hatırlattı. Kastelli, risksiz çalışıyorum anlamında “Ben, aksiyon değil obligasyon alır satarım” derdi. (Aksiyon, hisse senedi; obligasyon tahvil anlamına gelir.) Hisse fiyatları bu kadar yükselince, Şarlo’nun “Altına Hücum” (The Gold Rush) filmini andıran bir şekilde borsaya hücum oldu. Yine Kastelli’nin...