Önce bir tespit yapayım: Türkiye’de “üreticiden-tüketiciye” gıda dağıtım zinciri, iktidarın yerli yersiz müdahalelerine rağmen, gayet iyi işlemektedir. Bu savımı iki kanıta dayandırıyorum. Birincisi, ülkenin her yerinde her ürün, her zaman bulunmaktadır. Raflar ve tezgahlar doludur. İkincisi, bu sektöre giriş ve çıkış serbesttir. Kıyasıya rekabet vardır, tekelci bir yapılanma yoktur. Fiyatlar olması gereken şekilde farklılık göstermektedir, çünkü “piyasada” serbestçe teşekkül etmektedir.
FİYATLAR, ENFLASYON YÜZÜNDEN ARTAR
Enflasyon, “şişme” anlamına gelen soyut bir kavramdır. Şişen şey aslında para miktarıdır. “Para çok, mal az olunca” arz-talep denkliğini fiyatlarının yükselmesi sağlar. Bu bir sonuçtur, sebep değildir. Enflasyon, her zaman ve her ülkede ya bütçe, ya da cari açık yüzünden çıkmıştır. İktisatçılar, mademki para miktarındaki şişkinlik, fiyat artışlarına sebep oluyor; öyleyse para sıkılırsa fiyat artışları durur diye düşünür. Siyasiler ise mademki enflasyon, fiyat artışı olarak “görünür/ölçülür” hale geliyor, öyleyse fiyat artışları yasaklanırsa “enflasyon” kendiliğinden yok olur der.