Önce bir tespit yapayım: Türkiye’de “üreticiden-tüketiciye” gıda dağıtım zinciri, iktidarın yerli yersiz müdahalelerine rağmen, gayet iyi işlemektedir. Bu savımı iki kanıta dayandırıyorum. Birincisi, ülkenin her yerinde her ürün, her zaman bulunmaktadır. Raflar ve tezgahlar doludur. İkincisi, bu sektöre giriş ve çıkış serbesttir. Kıyasıya rekabet vardır, tekelci bir yapılanma yoktur. Fiyatlar olması gereken şekilde farklılık göstermektedir, çünkü “piyasada” serbestçe teşekkül etmektedir.
FİYATLAR, ENFLASYON YÜZÜNDEN ARTAR
Enflasyon, “şişme” anlamına gelen soyut bir kavramdır. Şişen şey aslında para miktarıdır. “Para çok, mal az olunca” arz-talep denkliğini fiyatlarının yükselmesi sağlar. Bu bir sonuçtur, sebep değildir. Enflasyon, her zaman ve her ülkede ya bütçe, ya da cari açık yüzünden çıkmıştır. İktisatçılar, mademki para miktarındaki şişkinlik, fiyat artışlarına sebep oluyor; öyleyse para sıkılırsa fiyat artışları durur diye düşünür. Siyasiler ise mademki enflasyon, fiyat artışı olarak “görünür/ölçülür” hale geliyor, öyleyse fiyat artışları yasaklanırsa “enflasyon” kendiliğinden yok olur der.
SALLANDIR ÜÇ KABZIMAL, BAK FİYATLAR NASIL DÜŞER
Enflasyonla mücadeleye marketler suçlanarak başlandı. Bu maksatla “kahraman pazarcı-marketlere karşı” kampanyası açıldı. Bundan da istenilen sonuç alınamayınca, sırf perakendecilere ayar çekmek yetmez, toptancıları da hizaya getirmek şart oldu aşamasına geçildi. Yaş meyve sebzede toptan fiyatlar nerede teşekkül ediyordu? Hallerde. Hal denince akla ilk gelen kelime “kabzımal” dır. Lakin hallerde kabzımal yoktur. Bir kısmı, yapmaması gerektiği halde toptancılık yapan hal esnafının meslek adı “komisyoncu” dur. Komisyoncu, üretici temsilcisidir. Komisyoncular ortadan kaldırılsa (ki, kaldırılamaz) haller “fiyat oluşturma” ve “üretici ile perakendeciyi buluşturma” işlevlerini yerine getiremez.
HALLER ÖZELLEŞTİRİLSİN, MARKETLER KAMULAŞTIRILSIN