İki ay sonra Türkiye’de hükümetin izlediği ekonomi politikasında önemli değişiklik olacak. Değişiklik, Erdoğan tekrar seçilirse (aynı şekilde olmasa da) yine de yapılmak zorundadır. Çünkü durum sürdürülebilir değildir. Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı seçilir ve Millet İttifakı iktidara gelirse bu değişiklik daha köklü olacaktır. Bundan da önemlisi bu değişikliklerin “küreselleşmenin sorgulandığı” bir dönemde yapılacak olmasıdır. Dünyanın iktisadi düzeni, ezelden beri dış ekonomik ilişkilerle birbiriyle etkileşen ulusal ekonomilerden kuruludur. İpek Yolu’nu M.Ö.138’de Çinli gezgin Chang Chien’in Orta Asya seyahatiyle belirlediği rivayet edilir. Kadim tarihi bir yana bırakalım. Şunu yaşayarak biliyoruz ki; son 30 yılda Türkiye dahil ulusal ekonomileri şekillendiren “ana tema” küreselleşmedir. Küreselleşme, malların ve paranın hatta kısmen emeğin serbestçe dolaşması demektir. Küreselleşme, eşit miktarda olmasa da her ulusa fayda sağlamıştır. Hacmi hızla genişleyen küresel dış ticaret “dünya gelirini” büyütmüştür. Özellikle Çin sayesinde sanayi mallarının kalitesi yükselmiş ve fiyatı düşmüş hükümetler daha çok vergi toplayarak...