Bir ülkede veya dünyanın bütününde ne kadar borç varsa o kadar alacak vardır. Alacaklısı olmayan borç yoktur. Bu bir muhasebe özdeşliğidir. Buna rağmen ikide bir “borçlar çok arttı” diye hüzünlü makale yazanlar var. Zannetmeyin sadece bizim mahalle arkadaşlarını kastediyorum. Hayır! Bilimsel süzgeçten geçmiş makalelerin yer aldığı “project syndicate” sitesinde de aynı endişeyi dile getiren yazılar çıkıyor. Ulusal veya küresel, özel veya kamusal borçların büyümesi niçin endişe yaratıyor? Endişe, borçların önemli bir kısmının (zamanında ve tamamen) ödenememesi yüzünden alacaklıların kayba uğrayacağı, hatta ödemeler sisteminin çökeceği ve bu sebeple önce finansal ardından iktisadi bir kriz çıkacağı öngörüsü ise bunda haklılık payı vardır. Ancak o takdirde önce şu sorular yanıtlanmalıdır:
DIŞ BORÇ HARİÇ, KAMU BORCU DAİMA SIFIRDIR
“Kamu borçları” ile hane halkı veya firma borçlarından oluşan “özel borçlar” esastan farklıdır. Bunlar elma ile armut gibidir. Toplanamaz. Çünkü özel borçların borçlusu ile alacaklısı ayrı kişiler iken, kamu borcunda durum böyle değildir....