Büyükşehir belediye başkanlığını yaptığı Eskişehir’de adeta bir Rönesans gerçekleştiren Yılmaz Büyükerşen bir iktisat profesörüdür. Başarıları tartışılamaz. Hocamız, şimdi de Eskişehir’de Halk Ekmek yanında bir de Halk Süt projesi başlatmış. “İşte bu olmadı hocam” diyorum. Bu proje için hazırlanan tanıtım filmini izledim. Aklımda kalanları yazayım. Halk Ekmek büfesinin tabelası “Halk Ekmek ve Halk Süt” olarak değiştirilmiş. Büfeci, bir süt güğümünden 5 litrelik bir plastik kaba süt dolduruyor. Büfenin penceresinden dışarıda bekleyen müşteriye uzatıyor. Müşteri rolündeki Yılmaz Başkan içi süt dolu kabı eline alıp, kameraya karşı mealen şunları söylüyor: Halk Ekmek’ten sonra Halk Süt projesini de hayata geçirdik. Bundan böyle bu büfelerde “açık süt” satılacaktır. Bu sütü, inek sahibi üreticiden piyasaya göre daha yüksek fiyattan alacağız. Halka satış fiyatımız ise piyasada “kapalı kapta” satılan sütten ucuz olacak. Böylece hem süt üreticisi daha fazla para kazanacak hem de halk sütü daha ucuza içecektir. Hanımlarımız, bu sütten kendi yoğurtlarını kendileri “çalacaktır”. BELEDİYE, GİRİŞİMCİ BİREYİN RAKİBİ OLMAMALIDIR “Pahalıya alıp, ucuza satma” ilkesine göre tasarlanmış bu proje “iktisadi işletmeciliğe” esastan aykırıdır. Süt işine girmiş veya girecek fertlere karşı haksız rekabettir. Bu “B.İ.T” (Belediye İktisadi Teşebbüsü) belediyenin kanını emecektir. Başka türlü yaşayamaz. Artık emmesin dendiği gün ise ölür. Dükkan kirası yüksek semtlerdeki meydan veya yaya kaldırımları işgal eden “gündüz-kondu” büfelerin, bedelsiz kullanımından sağlanacak zımni rant bile, işletme zararını karşılamayacaktır. İlave yatırım ihtiyacı hiç bitmeyecektir. Kamuya ait “Süt Endüstrisi Kurumu”nun ve özel kesimde milyonlarca lira yatırımla kurulan nice “süt-yoğurt-peynir” firmasının havlu at...