Çünkü TÜİK bülteninde önce harcamalar yoluyla hesaplanan GSYH rakamı yer alır. Üretim yoluyla hesaplanan GSYH’ye alt sırada yer verilir. Harcamalar ve üretim yoluyla bulunan büyüklükler birbirine eşittir. Çünkü ölçülen şey aynıdır. Harcamaların büyük bölümü halkın tüketim harcamalarıdır. Buna devletin tüketim harcamaları eklenince toplam tüketim harcamalarına ulaşılır. Bu da hesaplanan GSYH’nin yaklaşık %75’ini oluşturur.
Kalanı da yatırım harcamalarıdır (Cari açık/fazla ile stok değişmelerine kafayı takmayın. Bunları sıfır kabul edin; anlamayı zorlaştırmayın). Köşe yazarlarının “tüketim harcamaları” rakamına bakıp bunu “tüketimle büyüdük” şeklinde okura aktarması doğru değildir. Ölçülen şey “hasıla”dır. Hasılanın İngilizcesi “product”tır. Product, “to produce/üretme”nin sonucudur. Hasıl, hasıla ve mahsul Arapçada aynı (h,s,l) kökünden türemiştir. Üretim yoksa “hasıla” da yoktur. Dolayısıyla, tüketim harcamaları ile büyümenin anlamı tüketim malları ve hizmetleri “üreterek” büyümektir. Akılda tutulması gereken ikinci husus da ithalatla da büyüme olmayacağıdır. Çünkü cari açık (büyük kısmı ithalatın ihracattan fazla olmasıdır) harcamalar toplamından düşülerek GSYH rakamına erişilir. Zihnimize kazıyalım: Tüketim ve ithalatla büyüme diye bir şey yoktur. Büyüme varsa mutlaka üretim ve/veya cari açık azalması vardır. Bunun AKP veya Erdoğan ile bir ilgisi yoktur. Aynı hususlar CHP ve Özel iktidarında da geçerli olacaktır.