Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığına göre, Türkiye’de yaşayan 3.7 milyon Suriyeli mülteciden 2 milyonu, Suriye’nin kuzeyinde oluşturulacak 480 km uzunluğunda ve 30 km enindeki güvenli bölgede iskân edilecektir. Bu 2 milyon insanın 1 milyonu, o bölgede halen mevcut beldelere, 1 milyonu da sıfırdan kurulacak yeni bir kentte yaşayacaktır. 1 milyon kişinin yaşayacağı yeni kentin yapım maliyeti 26.4 milyar dolar olarak hesaplanmış. 2 milyon için herhalde bunun iki katı paraya ihtiyaç vardır. Cumhurbaşkanı, bu projeyi açıklarken “Burada 2 milyon Suriyelinin istihdamını sağlamak hedefimizdir” demiştir. Benim özellikle ilgimi çeken husus bu “istihdam sağlamak” ibaresi oldu. Gerçi bu proje için gerekli 53 milyar (siz onu 83 diye okuyun) doları kimin vereceği belli değildir. Hiçbir ülkenin bizim bu orijinal projemizi finanse etmek gibi bir niyeti olabileceğini sanmıyorum. T.C. de bu yükün altına girmeyeceğine göre bu proje şimdilik havadadır. Ama yine de bu “istihdam sağlamak” vaadi irdelenmeye muhtaçtır. ŞEHİRLER NASIL OLUŞMUŞTUR Şehirler niçin doğmuş ve büyümüştür? Sebep tamamen ekonomiktir. Yani bir yerde “toplu yaşamak” halkın refahını ve güvenliğini artırıyorsa, orada önce köyler oluşmuş, sonra köyler kasabalaşmış, kasabalar kentleşmiştir. Peki, niçin bu süreç her yerde işlememiş ve her köy, kent olmamıştır? Hatta bazı büyük kentler küçülmüş, kimi yok olmuştur? Çünkü orada kentleşmeyi gerektirecek “ekonomik çevre şartları” yoktur veya zamanla yok olmuştur. Her şehrin bir içsel bir de dışsal ekonomisi vardır. “Kendi kendine yeterli” şehir olmaz. Her şehir, başka şehirlerle ekonomik (ticari diye okuyun) ilişkiler kurmak zorundadır. Bu sebeple dünyanın büyük şehirlerinin hemen hepsi deniz, göl veya nehir kıyılarında kurulmuştur. Mesele şurada: Kuzey Suriye’de sıfırdan kurulacak bu “yeni şehir” hangi ülkenin (Suriye, Irak, Türkiye) ekonomi...