Son 500 yılın en yıkıcı depremlerinden biri 6 Şubat 2023’te ülkemizde vuku buldu. Yerbilimci hocalarımızın konuşmalarını izliyorum. En sık kullandıkları ifade, “Fay hattının geçtiği yerlerde deprem olacağı kesindir ama tarihi bilinemez.” Sürekli böyle konuşan bir yerbilimcinin, deprem olduktan sonra “ben bildim” demesinin bir ağırlığı yoktur. Değerli olan ne kadar süreyle olmayacağını söyleyebilmektir. İktisatçılar arasında genel kabul görmüş bir kural vardır. Eğer ileriye dönük bir kestirimde bulunacaksan ya sayı ya da tarih söyle. Ama ikisini birlikte söyleme. Mesela dolar 25 lira olacak diyeceksen sakın tarih verme. Tarih vereceksen doların fiyatını söyleme. Yapılması gereken açık ve nettir: Mademki, deprem üreten yer kırıkları üzerinde yaşıyoruz, öyleyse binalarımızı, depremde en az etkilenecek yörelerde ve en az hasar görecek şekilde inşa etmeliyiz. Bunu söylemek de marifet değil. Herkes söylüyor. Peki niçin gerekeni yapmıyoruz? Çünkü teknik değil, finansal ve hukuksal çözüm geliştiremedik.
BAZI ŞEYLERE OLMADAN ENGEL OLUNAMAZ
27 Mayıs 1960 darbesini yapan “vatan kurtarıcı” askerler arasında...