Yıllardan beri hemen her gün telefonla konuştuğum, hemen her hafta buluştuğum, birlikte ailecek pek çok seyahate çıktığım dostum ve yakın arkadaşım Güngör’ü kaybettim. Bir yıldır menhus hastalığa yakalandığını biliyorduk. Ama bu arada güzel kaçamaklar da yaptık. Son on güne kadar vefalı yardımcısı Hediye Hanım’la harikalar yaratıp yazıları aksatmadılar. Aramızdan ayrıldığında kıymetli eşi Nuran ve üstün yetenekli kızı Elif onun yanı başındaydı. Sevmeye doyamadığı torunu Lucas Ali de buradaydı. Gözü arkada gitmedi. Tanrı, herkese Güngör’e davrandığı kadar lütufkâr davranmamıştır. Demek Güngör, O’nun sevgili bir kuluymuş.
GÜNGÖR 235 YAŞINDAYDI Dünya Bankası’nda Başkan Yardımcılığı mevkiine kadar yükselen Dr. Atilla Karaosmanoğlu, 1959’da ODTÜ’de benim “Para ve Banka” hocam olmuştu. Karizmatik bir kişiliği vardı. Fazlaca ciddi tavırlıydı. 1932 doğumluydu. Demek ki bize ders verirken 27 yaşındaymış. Ama bebek yüzlü olduğu için çok daha genç gösteriyordu. Bir gün kendisine genç oluşunun, üniversitede hocalık yapma açısından bir eksiklik olup olmadığını sorduk. “Hayır, çünkü ben genç değilim; benim birikimim, birçok insanın 80 yılda ulaşamayacağı düzeydedir” dedi. Bu sözü hiç unutmadım. Atilla Bey’in kıstasına göre Güngör aramızdan ayrıldığında 85 değil 235 yaşındaydı. Çok görmüş, çok geçirmişti. Daha 1960’lı yıllarda Japonya’da eğitime gitmişti. Hindistan ve Amerika tecrübeleri vardı. Kooperatifler ve sigorta sektörü onun özel ilgi alanıydı. Devlet Planlama Teşkilatı’nda çalıştığı yıllarda İstanbullu ve Anadolulu iş adamlarının çoğunu tanımıştı. TÜSİAD’ın kurucu Genel Sekreteri seçilmesinin sebebi buydu. Güngör’ün hayatı ve tecrübeleri (ki kendisi bunu kitaplaştırmıştır) anlatmakla bitmez. HERKESİN TANIDIĞI VE HERKESİ TANIYAN İNSAN Güngör’le birlikte halk içinde olduğumuz zamanlarda, onun ne kadar çok kişi tarafından tanındığına ve daha önemlisi onun ne kadar çok kişiyi tanıdığına bizzat şahit olmuşumdur. Eşi Nuran’la...