Başkan Erdoğan, gayri iktisadi bir yatırım olan Kanal İstanbul’u, (sanki iktisadi olmasa da) “inadına” inşa edeceğini söyledi. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu da dış borçla finanse edilecek ve ne zaman biteceği belli olmayan bu projenin başlamasını önlemek amacıyla, yabancı bankaları “Biz iktidara gelince bu borçları ödemeyeceğiz (verilen devlet garantisini kaldıracağız) siz de paranızı geri alamayacaksınız” diye uyardı.
Bunun üzerine Başkan Erdoğan, Kılıçdaroğlu’na “krediyi verecek bankalar bu paraları senden (herhalde T.C. devletini kastederek) söke söke alırlar” dedi. Devlette devamlılık olduğuna göre, Erdoğan haklıydı.
Derken İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener “tiksindirici borç” diye bir kavramdan bahsetti. Başkan Erdoğan’a da sanki “devletten değil, senden alırlar, şimdiden para biriktirmeye başla” mealinde birşeyler söyledi. Bunun üzerine tartışmaya sosyalist iktisat profesörü Hayri Kozanoğlu girdi.
İngilizce’de “odious debt” tabir edilen bazı borçlara Türkçe’de tiksindirici, musibet, mendebur veya mekruh denebileceğini yazdı. Bir bakıma böylesi...