Şehirlerde taksi sayısının sınırlandırılması, kendiliğinden bir
“plaka kirası” (rantı) yaratır. Rant, diğer bir
değişle “emeksiz gelir” arz kısıtlamasından doğan
fiyat artışıdır. Bu rantı ya belediyeler ya da mafyalaşmış örgütler
sağlar. Sonsuza kadar akacak “plaka kirasını”
peşine indirgenmiş değeri de plakanın “satış
fiyatı”dır. Hal böyle olunca “plaka
rantlarını” (mevzuatın arkasından dolanarak) bölüşmek
isteyenlerle, bu rantın mevcut sahipleri arasında çıkar çatışması
çıkmaktadır. “Paylaşım ekonomisi” yaratıyorum diye
ortaya çıkan UBER, esas kârın “plaka rantında”
olduğunu görmüştür. Bu yüzden belediyeler, ‘taksi sayısı
yetersizse, yeni plaka vererek bunu biz artırır, rantını da biz
alırız’ diyerek UBER’e karşı çıkmaktadır. TAKSİ SAYISI
NİÇİN SINIRLI OLMALIDIR Dünyanın her yerinde
özellikle büyük kentlerde “şehir içinde” çalışacak
taksi sayısı belediyelerce sınırlandırılmıştır. Bu düzenleme
(regulasyon) 1930’lardan beri vardır. Düzenlemenin iktisadi
gerekçesi şudur: Şehir içindeki yollarda araç yoğunluğunu
azaltarak, toplu taşıma yapan otobüsler dâhil tüm taşıt araçlarının
ortalama seyir hızını artırarak, daha az yatırımla daha kaliteli ve
daha düşük maliyetli kent içi ulaşım hizmeti üretmek. Bu düzenleme,
endüstri mühendisliğinin ve işletme ekonomisinin ta kendisidir.
Amaç, kaynak tahsisinde optimizasyonu sağlamaktır.
TAKSİCİLİK SÖZLEŞMESİ Taksicilik ruhsatı (yani
taksi plakası) alan kişi ile bu ruhsatı veren belediye arasında
aşağıdaki şartlarla bir mukavele oluşur. Belediye, taksicilere
girişi kısıtlı bir pazar sunar. Bir bakıma “tutsak
müşteri” sağlar. Bununla birlikte;
1- Ulaşım fiyatını kendisi belirler. Bunun için taksilere
taksimetre koyar veya fiyat listesi ilan eder.
2- Taksici ve müşteri arasında ulaşım fiyatı üzerinde pazarlık
edilmesini yasaklar. Taksic...