Parası döviz olan ülkelerde enflasyonla mücadele için Merkez Bankası sıkı para politikası izler. Sıkı para politikası iki unsurdan oluşur: Birincisi, merkez bankalarının bankalara ödünç vereceği paranın faizini yükseltmesi, ikincisi, ellerindeki tahvilleri iç piyasaya satma ve diğer araçlarla piyasadaki para miktarını azaltmasıdır.
Bu iki önlemin amacı yatırım harcamalarını kısmaktır. Bir yatırım yapılmadan önce hazırlanan ve adına “fizibilite” ya da “yapılabilirlik” denen hesabın özü, yatırılacak “paranın getirisinin” yatırımın “finansman maliyetinden” yüksek olup olmadığını saptamaktır. Finansman maliyeti yani faizler ne kadar yüksek olursa, yapılabilir (kârlı diye okuyun) proje sayısı o kadar az olur.
Yatırım harcamaları kısılınca, tüketim harcamaları da düşer. Bu suretle toplam talep düşer, arz fazlası oluşur ve iş adamları ürünlerine zam yapamaz, çalışanlar ücret zammı isteyemez hale gelir. Buna ekonomiyi soğutma denir. Enflasyon denen “ücret-fiyat sarmalı” kırılır.