Türkiye, büyük bir badire atlattı.
15 Temmuz alçak darbe girişimi.
Allah’ın yardımı ve halkın ülkesine sahip çıkması ile
atlatılabildi.
Ne olmuştu o gece, satırbaşları ile hatırlayalım:
Yıllardır sinsi sinsi çalışan kökü ve kumandası dışarıda bir örgüt,
devlet kadrolarına çöreklenmiş ve Türkiye’yi toptan ele geçirme
denemesi yapmıştı. Halkın üzerine ateş edilmesi, yüzlerce
vatandaşımızın hunharca doğranması, TBMM binasının ve birçok resmi
mekânın bombardıman edilerek tahrip edilmesi.
Teferruata girecek değiliz. Bazı elebaşıları yakalanmış, bazıları
ise yurt dışına kaçarak birçok ülkeye sığınmışlardı.
Yapılan araştırmalar göstermişti ki, başta ABD olmak üzere birçok
Avrupa ülkesi ve Türkiye’nin NATO ortağı ülkeler bu darbeye destek
vermişler. Hatta Türk medyası darbeyi kumanda edenlerin de söz
konusu ülkelere mensup olduğunu belgeleri ile ortaya koymuştu.
Bunların en çarpıcıları ise bizim ülkemizde, mülkiyeti bize ait
askeri üslerden darbecilerin araç gereçlerine lojistik ve ikmal
destekleri verilmiş olması idi. Hatta darbeyi asıl kumanda eden ABD
elemanlarının, bu melanetlerini bu üslerden yaptıkları manşetlerden
duyurulmuş idi.
Gözlemlediğimize göre, menfur darbe girişiminin birinci
yıldönümünde yapılan etkinlikler hep şova yönelik olmuştur ve
olmaktadır. Sembolik nöbetler, salâlar, ezanlar, şehitler anısına
dikilen abidelerin açılış törenleri, meydan mitingleri ve
yürüyüşler…
Bu etkinliklerin faydalı olmadığını söylemiyoruz. Bunların halkın
bilinçlendirilmesi, uyarılması, benzeri girişimlere karşı
hazırlıklı olması gibi faydaları elbette mevcut.
Ama biz başka etkinliklerin olmasını da bekledik.