Demokrasi tarihimize düşen ilk kara leke olan 27 Mayıs 1960 kanlı darbesini yapan cuntacılar kendilerine “Milli Birlik Komitesi”, 12 Eylül 1980 darbesini yapanlar ise kendilerine “Milli Güvenlik Konseyi” adını vermişlerdi.
Yakın tarihimiz incelendiğinde, sözüm ona, demokrasiyi kurtarmak adına her 10 yılda bir darbeye kalkışan ve demokratikleşme sürecine en büyük zararı veren TSK içindeki cuntacılar ve muhtıracıların kendilerini “isimsiz” bırakmadıkları görülür.
Nitekim başarısızlıkla sonuçlanan 15 Temmuz darbe girişimine kalkışan TSK içindeki FETÖ’cü cuntacılar da kendilerine bizzat Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözünden seçtikleri “Yurtta Sulh Konseyi” adını vermişlerdi.
15 Temmuz gecesi TRT’de okuttukları darbe bildirisinde ve eşzamanlı olarak TSK’nın sitesine koydukları 20 maddeden oluşan ve son maddesinde “Yurtta Sulh Konseyi tarafından yürürlüğe konacak tüm talimat ve bildiriler Genel Kurmay Başkanlığı resmi internet sitesinden tebliğ edilecektir” açıklamasının yer aldığı “Sıkıyönetim Direktifi” konulu ilanlarında...