Kabul edelim ki, AK Parti kendi PR’ını en iyi şekilde yapan bir parti. Nitekim AK Parti iktidara geldiğinde toplumun önemli bir kesimi bu partinin ülkenin meselelerinin çözümü için ortaya koyduğu çözüm önerileri ve bu çözüm önerilerini çözme potansiyeline oy verdi. Hatırlayın, AK Parti iktidara geldiğinde, bakanların istifa ettiği, enflasyonun roket gibi fırladığı, borsanın çakıldığı dipten çıkamadığı, televizyonlarda ülkeyi hepten kaosa sürükleyen Başbakan ve Cumhurbaşkanı kavgalarının olduğu, devletin bütün kadrolarının yolsuzlukla, rüşvetle yozlaştığı, mafyanın elini kolunu sallaya sallaya mekanları bastığı, kurşun sıktığı haberlerinden geçilmeyen, güneydoğuda faili meçhul cinayetlerin işlendiği, devletin güvenliği sağlamadığı, OHAL ilan edilmiş, içe kapanmış, özgüvensiz bir ülke tablosu hakimdi. AK Parti gelir gelmez OHAL’i kaldırdı. İkinci yaptığı icraat ise, yolsuzlukların önüne geçmek ve devlet birimlerini arındırmak için çıkarttığı kamu ihale yasası oldu. Ve AK Parti kadroları ülkenin kalkınma, altyapı, ekonomik sorunlarından demokrasi, özgürlükler ve adalet sorununu çözmek için kolları sıvadı ve cesurca adımlar attılar. Dahası militarist, jüristokratik ve bürokratik oligarşi altında can çekişen Türkiye’yi, milli iradenin hakim olduğu demokratik bir ülke getirebilmek için reform üstüne reformlar yaptılar. Her adım attıklarında, reform paketlerini açıkladıklarında “geçmiş”ten uygun örnekleri hatırlatmasını yaptılar “AK Parti iktidarından önce” diyerek. . .