On yedi gün sonra aldığı mazbatası ile tarihe mazbatasını “en geç” teslim alan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak geçen Ekrem İmamoğlu’nun şu sözlerinin altını çizdim:
“Hangi etnik kökenden olursa olsun, hangi ırk, mezhepten olursa olsun hiç bir fark gözetmeyeceğiz. Bu güzel şehre bu güzel insanlara barış, saygı getiriyoruz. Türkü, Kürdü, Lazı, her kesimi selamlıyorum. Bu şehrin Müslümanlarını, Sünnilerini, Alevilerini, Hristiyanlarını, herkesi selamlıyorum.”
“Bu şehri emanet alıp emanet edeceğiz.”
Emanet. Geçici olarak bırakılan, teslim alan kişi tarafından korunup kollanması gereken şey...
Kah bırakılan somut bir eşya olur, kah “şunu şunu”, “şöyle şöyle” yap diye teslim edilen bir şehir, bir makam, bir görev olur...
Dolayısıyla siyasetçilerin, tek bir saniye dahi akıllarından çıkarmamaları gereken husustur; makamların, mevkilerin, yakalarına taktıkları rozetlerin, aldıkları mazbataların, mühürlerin, yetkilerin “geçici” olduğu...