Ormanda uzunca zamandır huzur kalmamıştı. Yaşadıkları ormandaki yırtıcıların zamanlı zamansız hücumları, açgözlü talepleri, sadece kendi çıkarlarını düşünmeleri fazlasıyla gerginlik yaratıyordu. Bunun sebebi kralın yönetim tarzıydı. Öyle ki Kral (Aslan) kendi keyfi için neredeyse ormanı bile yakacak hale gelmişti.
Boşuna ‘halk hükümdarın dini üzerinedir’ denilmemişti, krala bakan diğer yırtıcılar da onun gibi davranıyordu. Orman halkı yıllardır devam eden bu düzenden yorgun düşmüş, bıkkınlık içindeydi, halkın büyük bir çoğunluğu onun zulmünden bizardı. Ormanda bir düzen gelsin, adalet sağlansın beklentisi artmıştı.
Bir gece Vezir Nizam (Aslan) yaşayan hayvanların temsilcilerini toplantıya çağırır, kralın öldüğünü haber verir ve yönetime kralın iki oğlundan birinin geçeceğini söyleyerek şöyle der:
“Biliyorsunuz kralımızın iki oğlu var; aslan pençesi Kudret ve Adil. Kudret babasının bir kopyası, onun tecrübesini yücelten bencil bir yönetici.”
Vezir Nizam daha sözünü tamamlayamadan halktan sesler yükselmeye başladı: “İstemeyiz onu, ülkeyi babasının malı sanıyor, astığı astık, kestiği kestik.”
Vezir Nizam devam...