Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Şahin Alpay ve Mehmet Altan hakkındaki kararını açıkladı.
AİHM, Şahin Alpay ve Mehmet Altan’ın yargılama sürecinde, “özgürlük”, “güvenlik” ve “ifade özgürlüğü” haklarının ihlal edildiğine ve Türkiye’nin bu isimlere 21 bin 500 euro manevi tazminat ödenmesine hükmetti. Ülkem adına utandığımı, mahcup olduğumu söylemeliyim.
Böyle mi olmalıydı?
Söyleyin... Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin vermiş olduğu bu karar sürpriz mi? Bizi şaşırtacak bir durum var mı?
Yok...
Bunun böyle olacağı belliydi...
Mahkemelerimiz elbette biliyorlardı... Hukuk tarihimize bir ilk ve asla silinmeyecek bir kara leke olarak geçen “Anayasa Mahkemesinin kararlarını uygulamıyorum, tanımıyorum” sözlerinin, Türkiye’ye ağır bir fatura olarak döneceğini... Mahkemelerimiz elbette biliyorlardı... Anayasa Mahkemesi’nin kararını uygulamamanın ülkemizde iç hukuk yolu yok, iç hukuk yolları etkisiz demek olduğunu...
AYM’nin kararının uygulanmamasının, Türkiye’de yargının bağımsız olmadığı anlamına geldiğini, dahası ülkemizin hukuk devletinden uzak olduğu davulunu çalmak olduğunu bilmiyorlar mıydı? Bilmiyorlar mıydı, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararın yerine getirilmemesinin, “Türkiye hukuk ihlali var” diyenlerin ekmeğine yağ süreceğini, Türkiye’nin hukuk devleti imajını olumsuz etkileyeceğini.
Bilmez olurlar mı?
Mahkemelerimiz bilmiyorlar mıydı... AYM’nin kararına uymadıklarında, dosyanın AİHM’e gideceğini ve AİHM’in “ihlal kararı” vereceğini, dahası Türkiye’yi tazminata mahkum edeceğini...
Oysa ki, Anayasa Mahkemesinin, Şahin Alpay ve Mehmet Altan hakkında verdiği karar, Türkiye’nin hukuk devleti itibarını artırmaya yönelik olağanüstü kıymette bir fırsattı...
Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland uyarmıştı
Önce “bireysel başvuru”lar la ilgili uzunca süredir adım atmayan AYM’yi “ilgili dosyaları yakın zamanda ele alması gerektiği” konusunda uyardı. Sonrasında ise “mahkemeler, AYM’nin kararlarını uygulamadıkları takdirde işleyecek süreç”konusunda...