Uzun ve karmaşık bir dava dinlediniz. Birinci dereceden cinayet. Taammüden adam öldürmek mahkememizde yargılanan en ciddi suçtur. İfadeleri dinlediniz ve bu konuda yasaların ne dediğini öğrendiniz. Şimdi sizlerin görevi oturup ‘gerçekle yalanı’ birbirinden ayırmak ve gerçeği ortaya koymaktır. ” 228 No’lu duruşma salonunun hakimi, dava hakkında karar verecek olan jüriye böyle seslenir. Dava gerçekten de oldukça karmaşıktır. Bir kişi ölmüş, diğerinin hayatı da pamuk ipliğinde jürinin elindedir. Ölen babadır, cinayetle suçlanan ise oğlu. Karşılarında, on sekiz yaşında, kenar mahallelerde sefalet içinde büyümüş, dokuz yaşında annesini kaybetmiş, on yaşında öğretmenine taş atmaktan bir buçuk yıl ıslah evinde kalmış, on beş yaşında saldırıdan tutuklanmış, iki kez bıçaklı kavgadan yakalanmış, bıçak kullanmada usta olduğu tutanaklara giren, beş yaşından bu yana babasından şiddet gören on sekiz yaşında Latin Amerikalı bir genç vardır.