“Bu ülkede kimi zaman Kuran’ın okunması, ezanın aslıyla okunması yasaklanmış kimi zaman başörtüsü yasaklanmıştır. Bu ülkede dinin yaşanmasını bırakın, din ve dindarlara yönelik saldırılara karşı cevap verilmesine dahi izin verilmemiştir 40 yıldır siyasetle iştigal eden bir kardeşiniz ve bugün de Cumhurbaşkanı sıfatıyla benim ilgi alanım meselenin pratik boyutu. Cumhurbaşkanı olarak bu ülkede dine ait meselelerin artık özgürce ve özgüvenle ele alınabilmesi için ‘ilgili kesimleri’ cesaretlendirmekle mükellef olduğum inancı içindeyim. İlim siyasetin emrinde olmaz, ancak siyaset ilmin hizmetkarı olabilir. ” Bu sözler Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ait. Cumhurbaşkanlığının dördüncü ayında (8 Aralık 2014) katıldığı 5. Din Şûrası’nda yaptığı konuşmadan. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu demokrat ve yenilikçi yaklaşımından cesaret alınmış olunmalı ki 8-9-10 Aralık tarihlerinde gerçekleşen Din Şurası’nda bir kez daha ancak bu kez daha yüksek bir sesle “Diyanet’e özerklik” istendi. (Milliyet, 13 Aralık 2014) Yüksek ve kararlı sesle bu talep dile getirildi. Çünkü Türkiye, dini istismar ederek kendisine meşruiyet sağlayan FETÖ’nün ilk saldırısını savuşturmuş olsa da tehlikeyi atlatamamış, hala olağanüstü sürecin içerisindeydi.