Geçen hafta Adana’da yaptığı konuşmada “başörtüsü yasakları” üzerinden partisi adına tarihi bir özeleştiride bulunan CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu şunları söyledi: “Gerçeği konuşalım. Bir başörtüsü meselesini Türkiye Cumhuriyeti’nin en temel meselesi haline getirdik. Sana ne kardeşim. Kadın ister başörtüsü takar, ister takmaz. O kız çocuğumuz üniversiteye gidiyor mu, okuyor mu, imkanını sağlıyor muyuz? Derdin o olmalı. ” (4 Ekim 2019) Hiç kuşkusuz ki Sayın Kılıçdaroğlu’nun “velev ki sorun artık çözülmüş olsa bile” çıkıp da “biz hatalı davrandık” demesi, diyebilmesi takdire şayandır. Türkiye’nin en önemli fay hatlarından biri, bütün modernleşme tarihimiz boyunca ‘din -laiklik’ gerilimi oldu. Maalesef ki Cumhuriyet devriminde gerçekleştirilen radikal reformlar bu gerilimli fay hattını oluşturmakla kalmadı, öyle keskinleştirdi ki üzerinden neredeyse bir asır geçmiş olmasına rağmen etkileri muhafazakar dindar kesim tarafından bugün yaşanıyormuşçasına hissedilmeye devam etti. Ülkemizde hala kimlikler ve ideolojiler üzerinden yapılan siyasetin etkili olmasının ve bir türlü hizmet siyasetine geçilememiş olmasının nedeni de budur. Ancak son yıllarda toplumu din ve laiklik üzerinden keskin kamplara ayıran din -laiklik gerilimin bir hayli azaldığını söyleyebilirim.