Sevgili okuyucularım, bugün SÖZCÜ’de Başak Kaya’nın ilginç bir
haberini okuyacaksınız. Libya’nın devrik lideri Kaddafi, 2010
yılında düzenlenen bir törende, o sırada başbakanlık koltuğunda
oturmakta olan sayın ve muhterem büyüğümüz Recep Tayyip Bey’e insan
hakları ödülü veriyor!
Para ödülü… 250 bin dolar!
Bu haber ertesi gün bizim medyada yer buluyor… Sabah gazetesi,
CNN-Türk televizyonu ve başkaları töreni anlatıyor.
Değerli büyüğümüz ödülü alırken yaptığı konuşmada Kaddafi’ye
teşekkür edip şöyle diyor:
“Şahsımdan ziyade ülkem ve milletim adına teslim aldığım bu ödülü
büyük memnuniyetle kabul ediyorum…”
Dikkat ediniz, şahsı değil ülkesi ve milleti adına!
* * *
Kılıçdaroğlu cuma günü Meclis’te yaptığı, ancak gargaraya gelen
bütçe konuşmasında bu konuyu bir kez daha gündeme getirip sorular
sordu. Daha önce de beş kez sormuş:
“Bu 250 bin dolar ne oldu? Kendisine sorduklarında bir şehit veya
gazi derneğine vereceğim diyordu. Nereye bağışlandığını açıklayın.
Çok net bir yanıt bekliyorum.”
Evet, aynı soruyu bir kez daha, bu kez doğrudan Davutoğlu Bey’e
yöneltti. Kürsüye gelen Davutoğlu Bey ise konuyu yine es geçti,
herhangi bir yanıt veremedi.
Dolayısıyla hiç kimse paranın akıbetini öğrenemedi.
* * *
Türkiye yanıtı verilemeyen konular ve sorular cennetine dönüşmüş
durumda!
Örneğin Suudi Arabistan Kralı birkaç yıl önce Ankara’ya geldiğinde,
dönemin cumhurbaşkanı Abdullah Gül beyefendi ile çok değerli ve
muhterem Recep Tayyip beyefendi (ikisi birlikte), kralı kalmakta
olduğu Swissotel’de ziyaret etmişlerdi.
Kral hazretlerinin o ziyarette her ikisine de çok değerli
hediyeler, mücevherler vesaire verdiği iddia edilmişti. Özellikle
gazeteci arkadaşımız Mehmet Yılmaz köşesinde bu konuyu onlarca kez
yazdı ve sordu:
“Aldınız mı almadınız mı? Aldı iseniz, hediyeler nelerdir?”
Bu soruların yanıtı da hiçbir zaman verilmedi.
Biri çıkıp aldık veya almadık demedi.
Şimdi bu olayın üzerine bir de Kaddafi’nin 250 bin doları
geldi.
Bakalım ne diyecekler!
Sonunda Suudi uçaklarına sığındık!