Sevgili okuyucularım, burada haftalardan
beri yırtınıyoruz, yazıyoruz, uyarıyoruz.
Tayyip seçim öncesinde her gün Türkiye’yi
geziyor, toplu açılış töreni adı
altında siyasi mitingler düzenliyor,
bağırıp çağırıyor, sanki bir parti lideri gibi muhalefete
bindiriyor ve toplumu geriyor.
Ahmet’in AKP açısından yarattığı boşluğu ve
yetersizliği bu yolla kapatmaya çalışıyor.
Seçimlerin dürüst yapılmasından sorumlu
olan Yüksek Seçim Kurulu (YSK) ise bu
olanları görmezden geliyor, işi “Bizim cumhurbaşkanına
karışma yetkimiz yoktur” diyerek geçiştirmeye ve
savsaklamaya kalkışıyor.
İşin kolayını öyle bulmuş. Oysa konu çok
önemlidir.
Anayasa uyarınca tarafsız olması gereken, o makama seçildiğinde bu
konuda namus şeref yemini eden şahıs bu
yemini her gün hepimizin gözleri önünde çiğner, anayasa ve yasaları
da yok sayarken, YSK olanları
seyretmekle yetiniyor.
Partiler dilekçe verip bu durumun önlenmesini istiyor, her
seferinde yanıt aynı:
“Reddedilmesine!..”
Bu Kurul dört Yargıtay ve
üç Danıştay üyesinden oluşuyor.
Bu yüksek yargı mensuplarının olanları görmezden gelmesi asla
mümkün değil.
O halde ne oluyor?
İşte bunu bilemiyoruz. Kimse bilmiyor.