Sevgili okuyucularım, varsayalım Şırnak’ın Cizre ve Silopi
ilçelerinde, ya da Güneydoğu’nun herhangi bir yerinde devlet memuru
olarak görev yapıyorsunuz.
Asker, polis, hakim, savcı, öğretmen, doktor, gümrükçü, tapucu…
Can güvenliğiniz var mı?
Yok!
Evinizden çıkıp sokakta gezmeniz, ya da bakkala gidip alışveriş
yapmanız mümkün mü?
Değil!
Eşinizi, çocuklarınızı ve kendinizi düşünmeden, başka bir deyişle
ölümü düşünmeden korkusuz yaşıyor musunuz?
Hayır!
* * *
Eğer bir ülke bu durumlara düştüyse, o ülkeyi yöneten iktidardan
hesap sorulur. Bizde ise maşallah tık yok.
Tepki vermesi gereken muhalefet partileri ayakta uyuyor.
Muhalefetin herhangi bir konuda etkinliği yok.
Medyanın çok büyük bir bölümü derseniz zaten iktidar tarafından ele
geçirilmiş, hiç utanıp sıkılmadan yandaşlık-yalakalık yapıyor.
* * *
Son iki gün içerisinde Şırnak’ın Cizre ve Silopi ilçelerinde
yaşananlara bakınız, Türkiye Cumhuriyeti böyle bir rezalete
kurulduğu günden beri tanık olmadı.
Ne isyanlar çıktı, ne badireler atlattık ama böylesi hiç
görülmedi.
Bu iki ilçede öğretmensiniz… Günün birinde telefonunuza Milli
Eğitim Bakanlığı tarafından mesaj gönderiliyor:
“Hizmet için eğitime alındınız. Bulunduğunuz ilçeyi derhal terk
edin!..”
Sadece öğretmenlere gönderilen bir mesaj.
Üç bine yakın öğretmen çantasını bavulunu acele toplayıp ilçeyi
terk etme, daha doğru bir deyişle kaçma çabasına düşüyor ve apar
topar kaçıyor.
Köylerin çoğunda eğitim zaten sıfırlanmış.
Doktorların çoğu daha önceden ve haklı olarak kaçmış, hastaneler
boşalmış çünkü hiç kimsenin can güvenliği yok.