Sevgili okuyucularım, bugün Dünya Kadınlar Günü… Böyle günleri
yazılarımda anmaktan hiç hoşlanmam ama bugün başka. Nedenini şimdi
göreceksiniz.
Size önce Dr. Rıza Nur diye birini (1879-1942) biraz tanıtayım. Hem
1920 yılında ilk Meclis’te, hem de 1923’de ikinci Meclis’te
milletvekili. Mustafa Kemal Paşa ve İsmet Paşa ile arası o sırada
çok iyi.
Yeni devletin ilk Milli Eğitim, sonra Sağlık Bakanı.
1921’de Moskova anlaşmasını imzalamak üzere Rusya’ya gönderiliyor.
Lozan görüşmelerinde Türkiye’nin İsmet Paşa’dan sonra ikinci
adamı.
Sonra “Bunlar beni öldürtecek” korkusuyla Fransa’ya kaçıp karısıyla
birlikte Paris’te yaşamaya başlıyor.
Yalan söyleyen, herkesten nefret eden bir tip.
Gerçek bir ruh hastası.
1929’da Paris’te anılarını yazmaya başlıyor, British Museum’a
teslim ediyor. Yalanları ve manyaklığı ortaya çıkmasın, eserinde
adı geçen herkes ölmüş olsun diye, yazdıklarının 1960 yılına kadar
açılmaması şartını koyuyor.
* * *
Dört kalın ciltten oluşan “Hayat ve Hatıratım” isimli 2003
sayfalık kitabında yaşam öyküsünü anlatıyor.
Erkeklere aşık oluyor… Üç kez, tam tecavüze uğramak üzere iken zor
kurtuluyor!
Fırsat bulduğunda, muayene ettiği kadın hastalarına tecavüz
ettiğini anlatıyor.
Başta Mustafa Kemal Paşa ile İsmet Paşa olmak üzere herkese akıl
almaz iftiralarla ve belden aşağı saldırıyor, en pespaye
suçlamalarda bulunuyor.
Anlattığına göre Lozan anlaşmasını o kotarıyor! Saltanatın
kaldırılmasını o örgütlüyor!
Ankara’nın başkent olmasını ve Cumhuriyet’in ilan edilmesini o
sağlıyor!
Gerçek bir şizofren…
İnsanlardan, en yakın çalışma arkadaşlarından, karısı ve
kardeşinden bile nefret eden iğrenç bir yalancı.