Sevgili okurlarım, bundan birkaç gün önce telefonum çaldı…
Karşımda Saray’dan üst düzey bir yetkili…
Beni aslında çok sevdiklerini ve takdir ettiklerini söyledi ve dedi ki:
“Emin Bey sizi bundan sonra sayın cumhurbaşkanımızın katıldığı bütün toplantılara ve toplu açılış törenlerine davet etmek istiyoruz. Önümüzdeki Cuma ve Cumartesi günleri iki önemli toplantımız olacak.”
Çok mutlu olmuştum ama ne olur ne olmaz diye hemen yanıt vermek istemedim.
Saray yetkilisi sözlerini sürdürürken aramızda şöyle bir konuşma geçti:
-“Bize sizin gibi değerli elemanlar lâzım. O toplantılarda sizi de aramızda görürsek mutlu oluruz.”
-“İyi ama benim fikirlerim ortada. Yanlış bir Emin Bey'i aramış olmayasınız…”
-“Yok değil, biz sizdeki pırıltının epeydir farkındayız ama bir araya gelmemiz bugüne kadar hiç kısmet olmadı.”
-“Çok sevindim valla… Şimdi ne yapalım?”
-“İlk adım olarak bizim bu iki toplantıya gelin, sonrası kolay. Size bazı sürprizlerimiz de olabilir.”
-“Ne gibi yani?”
-“Olumlu yanıt verirseniz bundan sonra sayın Cumhurbaşkanımızın
yurt içi ve yurt dışı gezilerine de katılırsınız. Uçakta diğer
gazetecilerle birlikte çektirilen toplu fotoğraflarda yer
alırsınız. Bir süre sonra Cumhurbaşkanımızın özel ekran
programlarında bizim öteki yandaşlarla birlikte sizi de televizyona
çıkarırız. Hem bizim açımızdan iyi olur hem de sizin
açınızdan…”
-“Ama siz bugüne kadar hiçbir muhalif gazeteciyi böyle davet etmediniz ki… Üzerimizde yasaklar var bizim…”
-”O yasaklar artık kalkıyor. Sizin gibi bazı değerli arkadaşları davet etmeye karar verdik.”
-“Bu davetiniz benim için büyük onurdur!”
-“Bekliyoruz Emin Bey, sizi de bekliyoruz.”
-“Ben bir düşüneyim de…”
Sevgili okurlarım yukarıdaki konuşmanın tümüyle hayal ürünü olduğunu herhalde anlamışsınızdır. Şimdi Saray ve bu iktidar acele bir karar almış ve bazı toplantılarına ‘kendilerinden olmayan' bazı gazetecileri de çağırmayı (ilk kez olarak) kabul etmişler.