Sevgili okurlarım, epey oldu, günün birinde,
bir Kurban Bayramı öncesinde
Fetullah’ın bir mektubu elime ulaştı.
Şimdi okuyunuz, bana acayip bir biçimde yağ çekiyor, inanılmaz
övgüler düzüyordu.
Amacı başkaları gibi beni de kafakola almaktı.
Ancak bu numarayı yemedim ve mektubu onun suratına çarparcasına
yayınladım.
Ne yapacağını şaşırdı!.. Önce “Özel hayata ilişkin
yazışmayı (!)” açıkladığım iddiasıyla hakkımda 30 bin
liralık tazminat davası açtı.
Mahkeme davasını reddetti. (Aksi takdirde
Fetullah’a para kaptırmış olacaktım!)
Aynı zamanda hakkımda hapis cezası verilmesini öngören bir
ceza davası açtırdı.
Davalarımız İstanbul’da görüldü, ceza davası da bitti:
“Gereği düşünüldü. Hüküm: Sanığın üzerine atılı suç sabit
görülmediğinden BERAATİNE…” (Küçükçekmece 2. Asliye Ceza Mahkemesi
Dosya No. 2011/ 652. Karar No. 2012/ 222.)
Fetullah hem bana yalakalık yapıyor, hem de bunu
açıkladığım için hakkımda davalar açtırıyordu.
* * *
Gel zaman git zaman Türkiye’de ilginç gelişmeler oldu, darbe
girişimi yaşandı. Bizim gazeteyle birlikte benim de üzerime
FETÖ (!) damgası vurulmak istendi.
Savcılık tarafından başlatılan soruşturmada dosyamız Ömer
Faruk Gerçek isimli bir bilirkişiye havale edildi.
Tam bir iktidar ve Tayyipgiller yandaşı. Üstelik hukukçu
değil.
Bay bilirkişi tarafından hazırlanan raporda
Fetullah’ın bana yazdığı bu mektubun
fotokopisine de yer verildiğini görünce vallahi
şaşkınlıktan küçük dilimi yutacak gibi oldum!