“Merhabalar Sayın Çölaşan. Kanun Hükmünde Kararname
(KHK) mağdurlarını zaman zaman köşenize taşıdınız, bir anlamda
sesimiz oldunuz. Bu yüzden ben de kendi durumumu size iletmek
istedim. Umarım köşenizde bu mektubuma yer
verirsiniz.
Ben bir kamu kurumunda memur olarak görev yapıyordum. 679
sayılı KHK ile ihraç edildim. Neden ihraç edildiğimi ise yazdığım
onlarca dilekçeye rağmen öğrenemedim.
Ben Tunceliliyim. Öğretmen bir babanın oğluyum. Rahmetli
babam emekli olduktan sonra yıllarca CHP delegeliği yaptı, partiye
çalıştı, emek verdi. Ben ve ailem de hep Atatürkçü bir çizgide
olduk. Halen de öyleyiz.
Dolayısıyla Alevi bir ailenin FETÖ ile zerre kadar irtibatı
olmayacağı açıktır. Diğer terör örgütleriyle de hakeza aynı
şekilde.
Evliliğimin ilk aylarında ihraç edildim. Evlenirken kredi
çekmiştim. Zar zor ödemeye çalışırken ihraç ettiler ve hayatımda
ilk kez icralık oldum.
Eşimle birlikte bu süreçte birbirimize kenetlensek de büyük
sıkıntılar yaşadık ve yaşıyoruz. Memurluk dışında bir işte
çalışmadığım için bir mesleğim yok. 11 ay oldu hâlâ iş bulamadım.
Ailemin durumu da iyi olmadığı halde, ellerinden geldiği kadar bize
yardım etmeye çalışıyorlar. Maddi, manevi ve psikolojik olarak
onların sayesinde yaşayabiliyoruz.
Bu zulüm daha ne kadar sürecek? Ben ve benim gibi suçsuz
olanlar, darbeye kenarından kıyısından dahi bulaşmamış olan sıradan
insanlar ne zaman işimize döneceğiz, ya da dönebilecek
miyiz?
Daha yazacak çok şey var ama kıymetli köşenizi işgal etmek
istemiyorum. Saygılar sunuyorum.”
* * *
Her gün bunun gibi çok sayıda mektup alıyorum. Özellikle de
cezaevlerinden…
Yukarıdaki mektubu yazan kişi yine de şanslı imiş!..
Hiç değilse tutuklanmamış, dışarıda!
Tutuklananların Allah yardımcısı olsun. İçeriye bir kez girdiniz mi
çıkışınız neredeyse mümkün değil. Haklı haksız, suçlu suçsuz,
kimsenin umursadığı yok.