“Sayın Emin Bey, cezaevlerinde yatmakta olanların tek dostu, ya da sesi sizsiniz. Benim kimseye yazıp çizme huyum yok ama şimdi size yazıyorum. Çünkü okuyacağınızı düşünüyorum ve elinizden gelirse bir şey yapacağınızı biliyorum.
Aslında size şimdi aktaracaklarım kişisel bir sorun değil…
Ve kim ne derse desin, iddialı denilebilir ama cezaevlerinde yatmakta olanların en büyük sorunlarından biridir.
Ama bu sorun hiç konuşulmuyor ve tartışılmıyor.
Mesele şu:
Sanıksanız ve avukat tutacak paranız yoksa devlet size avukat veriyor. Avukatı barolar belirliyor. Ama o avukatı görebilenlere aşk olsun!
Asla ve kesinlikle sadece bir kere ifade alınırken mahkemeye geliyor, sonra bir daha yok.
Olay nedir, derdin nedir, nasıl bir savunma yapalım, bu iş başına nasıl geldi, ne yaptın, ne yapmadın demek yok. Bu baro avukatlarının âdet yerini bulsun diye söylediği tek şey var: ‘Aleyhimize olan hususları kabul etmiyoruz, sanığın savunmasına aynen katılıyorum.'
Avukatlık bu mudur?..
Barolar bize hiç avukat vermese daha iyi. Bazıları kararı istinaf veya temyiz de etmiyor. Beraat etmesi gereken pek çok sanık bu yüzden, yani savunması doğru dürüst yapılmadığı için mahkûm oluyor.
Benim durumum da böyle. Kişiselleştirmek istemediğim için daha fazlasını anlatmak istemiyorum.