“Sayın ve muhterem, çok değerli siyasetçi Devlet Bey!.. Sizi arada sırada bu köşede yazdığım mektuplar ve yazdığım yazılarla rahatsız ettiğimi, keyfinizi kaçırdığımı biliyorum.
Ama ne yapayım, başkası elimden gelmiyor.
Herhalde zat-âlinize övgüler düzecek değilim.
Beyefendi, sizin ne biçim bir siyasetçi olduğunuzu, MHP gibi bir partinin başında nasıl oturmakta olduğunuzu bugüne kadar anlayamadım.
Sadece ben değil, hiç kimse anlayamıyor…
Ülkücü tabanınız, partilileriniz bile!
* * *
Dün yine çıktınız Meclis kürsüsüne, iktidara övgüler düzdünüz.
Zaten uzunca bir süredir işiniz ve göreviniz bu…
AKP iktidarına çanak tutmak, övmek ve önünde payanda olmak…
Başka bir deyişle siz bu iktidarın en büyük övücüsü, bastonu, stepnesi ve kurtarıcı meleği olarak görev yapmaktasınız.
Böyle olmanız bir muhalefet partisinin genel başkanına yakışmıyor ve hiçbir zaman da yakışmayacak.
* * *