Sevgili okurlarım, Türkiye’nin başında öylesine
bir dünya lideri var ki, bir benzerini hiçbir
ülkede bulamazsınız. Hem tarafsız cumhurbaşkanı, hem de partisinin
başkanı!
Oturduğu yerden bütün alemi yönlendirir, gerektiğinde yumuşak
çakar, gerektiğinde ise sert çıkıp posta koyar.
Tahmin ediyorum ki, posta koyduklarının eli ayağı titrer, sonuçta
korkuya kapılıp onun dediğine gelirler.
Dünya liderimiz “Eyy ABD, eyy Merkel, eyy Rusya, eyy
Esad” falan diye kükrediğinde her şey durur, hepsi de
“Eyvah, şimdi biz ne yapacağız” diye kara kara
düşünmeye başlar.
Ayhan Sicimoğlu’nun deyişiyle ben bu dünya liderinin
hastasıyım…
Ve ağzından çıkan her sözün arkasındayım!
* * *
Geçtiğimiz pazartesi, yani 24 Temmuz günü,
Lozan Anıtlaşması’nın yıldönümü idi. 1923’ten bu
yana uzun yıllar geçmiş ama liderimiz bu günü unutmamıştı.
Bir anma mesajı yayınladı, öylesine övgüler düzdü ki, vallaha
ağzından bal damlıyordu.
Milletimiz için en büyük onurdur.
Bakınız (özetle) neler dedi:
“Bugün, Cumhuriyetimizin kurucu belgesi olan Lozan
Antlaşması’nın imzalanmasının 94. yılını kutluyoruz.
Aziz milletimizin her türlü yokluğa, yoksulluğa ve
imkânsızlıklara rağmen yazdığı istiklâl destanı, Lozan
Antlaşması’yla diplomasi ve uluslararası hukuk alanında tescil
edilmiştir.”
Helal olsun ona…
Doğruları söylüyor ve devam ediyordu:
“Türk Milleti Lozan Antlaşması’yla bu topraklardaki bin
yıllık varlığını hedef alan Sevr’i yırtıp atmış, bağımsızlığından
asla taviz vermeyeceğini tüm dünyaya kabul
ettirmiştir.
Ülkemiz dün olduğu gibi bugün de varlığına kasteden çeşitli
saldırılara karşı bir beka (yaşam) mücadelesi
yürütmektedir…”
Yine çok doğru söylüyordu, haddim olmayarak altına imzamı
atarım.