Sevgili okurlarım, yıllarca
Hürriyet Gazetesi’ni yöneten ve sahibinin
sesi adıyla bilinen Ertuğrul Özkök ilginç
biridir.
Esen rüzgara göre eğilip bükülmeyi bizim gazetecilik piyasasında en
iyi bilen arkadaştır. Kimin rüzgarı güçlüyse onun emrine girer.
Akif Beki bu iktidar tarafından Başbakanlık Basın
Müşaviri yapılmıştı. Doğan Grubu’nun beş
Başbakanlık muhabirinin Başbakanlık binasına girmesi yasakladı.
Gazetenin başında olan Ertuğrul tepki gösteremedi,
ağzını bile açamadı…
Çünkü o talimat Akif’e Recep
Tayyip Bey tarafından verilmişti ve
Ertuğrul’un böyle bir olaya karşı çıkması söz
konusu olamazdı!
Patronu Aydın Doğan’la birlikte sessiz kaldılar,
beş muhabirin Başbakanlıktan kovulmasını içlerine sindirdiler!
Dünkü yazımda da anlatmıştım, esas ilginç gelişme bir süre sonra
oldu. Yine Recep Tayyip’ten gelen emir
doğrultusunda bunlar Akif Beki’yi
Hürriyet Gazetesi’nde köşe yazarı yaptılar.
İnanılır gibi değil… Dünyada böyle bir örnek herhalde
yoktur…
Ve Akif Hürriyet’te yazmaya başladı.
* * *
Sonunda o da şutlandı! Ertuğrul ona köşesinden sık sık
saldırır, kapışma bahaneleri üretirdi. Bizler gibi, Akif’in de
kovulacağı artık belli olmuştu.
Gazeteden kim kovulacaksa, ilk sinyalleri (aynen
benim kovulma olayımda olduğu gibi) Ertuğrul yazılarında
vermeye başlardı.
Bir huyu daha vardır!
Yüzünüze güler ama arkadan geçirir!
Akif de suyunun iyice kaynadığını ve sona
yaklaştığını biliyordu…Son veda yazısında
Ertuğrul’a hitaben aynen şöyle dedi:
“Bir çift söz de Özkök’e. Gidiyorum ama çok da rahatlama.
Gözüm üstünde.”
Önceki gün bunları yazmıştım. Ertuğrul okuyunca
telaşlanmış, dünkü yazısında bana yanıt veriyordu!
Meğer Akif o sözleriyle bir şaka
yapmış! Meğer Ertuğrul, kovulduğunu
Akif’in açtığı telefonla öğrenmiş. Araları çok
iyiymiş, onu kovduran kendisi değilmiş falan filan…
Ne demiş atalarımız, ufak at da civcivler de yesin!