Sevgili okuyucularım yıllar ne çabuk geçti, 2013 gezi olaylarından bu yana üç yılı devirmiş olduk. AKP iktidarının baskıcı yüzü 2007 yılında ortaya çıkmıştı. Hiç yoktan, adına Ergenekon silahlı terör örgütü denilen bir dava icat ettiler. Tamamen düzmece idi. Ellerindeki polis ve yargı gücünü seferber edip kendilerine karşı olan masum insanları tutuklattılar. O sırada cemaatle henüz kapışmamışlardı! Cemaat bütün gücünü ve desteğini iktidardan alırdı. İkisi işbirliği yapıp Silivri cezaevini doldurmayı başardılar! Asker, gazeteci, siyasetçi, işadamı, hukukçu, Allah ne verdiyse herkes bu kumpas sayesinde içeri tıkıldı. 2009'da piyasaya Balyoz davası sürüldü. Bu kez hedefte Türk ordusu vardı. Ordumuzu mahvettiler, bütün dengelerini bozdular. Bunları yaparken sadece ve sadece bir tek amaçları vardı: Ergenekon ve Balyoz'dan tutuklananların üzerinden topluma korku salmak, sindirmek, ses çıkaramaz ve tepki veremez duruma getirmek. İtiraf edelim, bu taktik başarılı oldu! Zaten sessiz, ürkek ve tepkisiz olan toplumun sesi kısıldı. AKP-cemaat işbirliği hedefe ulaşmıştı. Ancak Türkiye sessizce, için için kaynıyordu.