Sevgili okuyucularım, bazılarınız merak edip
soruyor “Yazdığınız konuları nasıl ve neye göre
seçiyorsunuz” diye…
Sabah gazeteye gelince ilk işim bütün gazeteleri okumak, sonra
internetteki haber sitelerinde hangi haberler olduğunu görmek,
televizyon haberlerine bakmaktır.
Bunları izlerken yarına ne yazacağım konusunda notlar alırım.
Konular bazı günlerde çoktur, bazı günlerde ortalık sakindir ve
yazacak konu bulmakta zorlanırım.
Dün de notlarımı aldım, yazılması gereken çok sayıda konu vardı.
Ancak yazıları istediğiniz uzunlukta yazmak mümkün değildir. Belli
bir yere sığdıracak, bu yüzden bazı önemli konuları ya ıskalayacak,
ya da bir gün sonraya erteleyeceksiniz.
Dün konu bolluğu vardı!
Terör… Suriyelilere vatandaşlık verilmesi dümeni… Devşirme
atletler… Hırsız Suudi prenslerinin Bodrum'daki yat
sefası…
Hangisini yazmalı diye uzun uzun düşündüm. En iyisi bugün her
birine kısaca değinmek…
* * *
Adalet Bakanı Bekir
Bozdağ Türkiye'nin bir “Huzur adası
(!)” olduğunu söyledi. Gerçekten de öyledir! Terörle
boğuşan, her gün şehit cenazeleri kaldıran, kendi uçaklarıyla kendi
topraklarını bombalayan, kentleri harabeye dönüşen, Güneydoğu'da
bir sürü yerde sokağa çıkma yasakları aylardan beri süregelen bir
ülke, olsa olsa “Huzur adası
(!)” olabilir.
Şimdi sıra geldi Türkiye'ye sığınan üç
milyon Suriyeliye vatandaşlık armağan
etmeye…
Bunlar AKP açısından çok iyi seçmen olur.