Sevgili okurlarım, yatıyoruz kalkıyoruz, karşımızda hep aynı konu:
Suriye!
Kendi ellerimizle başımıza öyle bir bela açtık ki sormayın gitsin. Evet, gerçekten kendi ellerimizle, hem de durup dururken.
Yıl 2011… Suriye halkının bir bölümü Arap baharı yutturmacasının ardına sığınıp Beşar Esad yönetimini protesto etmeye başlamıştı.
ABD, tavrını hemen koydu ve kararını bizim AKP iktidarına bildirdi:
“Biz Esad rejimini devirmeye karar verdik. Sizi de yanımızda görmek isteriz.”
Oysa Beşar Esad’la aramızda en ufak bir sorun bile yoktu. Tam tersine, ilişkilerimiz çok güzeldi. İki ülke vizeleri karşılıklı kaldırmıştı. Pasaportunu cebine koyan karşı tarafa özgürce geçiyordu. İki taraf da durumdan memnundu.
Esad ailesi Türkiye’de tatillere gelip Erdoğan ailesiyle kucaklaşıyordu.
Recep Bey Türkiye’de düzenlediği mitinglerde kürsülerde nutuk atarken Esad’tan “Kardeşim Esad” diye söz ediyor, örneğin Gaziantep mitinginde halka soruyordu:
“Suriye ile vizeleri kaldırdık, ticaretimiz acayip büyüdü. Memnun musunuz?..”
Olacakları kestiremeyen halkımız olanca gücüyle “Çok memnunuuuz” diye haykırıyordu.
★★★
Kasım 2002 seçimlerinde başbakan olan Bay Abdullah Gül ilk dış gezisini Şam’a yapmıştı. Havaalanında Suriye hükümetinin tamamı tarafından karşılanmış, Esad tarafından kabul edildiğinde Türk ve Suriye halklarının kardeşliğinden dem vurup durmuştu.
Şimdi aklınıza bir soru gelebilir:
“Peki ama biz Suriye ile niçin papaz olduk? Bize terör mü ihraç ettiler, başka bir şey mi yaptılar?..”
Hayır, bu anlamda hiçbir şey olmadı.
Ancak bizi yönetenler ABD’den direktif almıştı:
“Esad’ı birlikte devireceğiz!”
Emir büyük yerden geliyordu…
Ve durup dururken Suriye’ye daldık.
Bizi yöneten aymazlar o sırada ABD’nin Suriye’de üslenen PKK’ya destek vereceğini, Suriye’de bir Kürt devleti kurmak için elinden geleni ardına koymayacağını ne yazık ki düşünemiyordu.
★★★
Orta Doğu bir bataklıktır. Tarihteki her türlü pislik, her türlü ihanet ve iğrençlik o topraklarda gerçekleşmiştir, şimdi de öyledir.
Aynı durum ne yazık ki bizim de başımıza geldi.
Bataklığa balıklama daldık…
“Bu cuma namazını Şam’da kılacağız… Suriye zaten bizim eski vilayetimizdir, orada hakkımız vardır” edebiyatını Türk Milleti’ne yutturmaya kalkışanlar, hemen ardından bir sürü acı gerçekle yüz yüze geldiler.
★★★