“Emin Bey, anayasa değişimi adı altında önümüze sürülen
maddeleri okudum ve inceledim.
Ben kararımı verdim. Oyum “Hayır” olacaktır.
Ben böyle yetkilerin hiç kimseye verilmesine taraftar
değilim. Konu asla ve kesinlikle AKP veya Tayyip Erdoğan
değildir.
Konu bu tür yetkilerin kişileri şımartacağı ve
bozacağıdır.
Babam mezarından çıkıp bu yetkileri istese yine de “Hayır”
derim.
Lâkin size bu mektubu anayasa değişiklikleri hakkında
fikirlerimi beyan etmek için yazmıyorum.
Söylemek istediğim başka bir şey var:
Saygı istiyorum.”
* * *
“Bu bir referandumdur, her vatandaşın bir oyu
vardır. Ben de oyumu kendi isteğime göre, aklıma yattığı
şekilde kullanacağım.
Bu referandum ortaya atıldığından beri, “Evet” kesiminin
hakaretleri bitmedi.
Ben kendi adıma, evet oyu kullanacak bir tek vatandaşa bile
hakaret etmedim, küfür etmedim. Bunu düşünmem bile.
Ben de bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım, üzerime düşen
yükümlülükleri yerine getiriyorum, vergilerimi
ödüyorum.
Ülkemin en üst koltuklarında oturan siyasilerinden tutun
da, Milli Eğitim Müdürlerine, imamlara, hocalara varıncaya kadar
hepsi benim gibi düşünenlere hakaret sallamakla ve yalan söylemekle
meşguller.
Ülkemiz halen bir demokrasi! Yani devamlı öyle deniyor
hatta ileri demokrasi olduğu iddia ediliyor!
Oy kullanmak benim demokratik hakkım ve ben de oyumu kendi
vicdanıma göre kullanacağım.
O siyasilerin aldıkları maaşlarda ve yaptıkları
harcamalarında benim de payım var.
Evet, bu insanlardan saygı istiyorum.
Ben terörist değilim. FETÖ'cü, PKK'lı, hain
değilim.
Kâfir değilim, namussuz hiç değilim.
Bu lâkapları bana ve benim gibi düşünenlere yakıştıranların
hepsine diyorum ki “Kim olursanız olun ben bu hakaretlerin hepsini
sizlere iade ediyorum ve bu milletten özür dilemenizi
istiyorum.”