Sevgili okuyucularım seçime sadece bir
hafta kaldı. Tayyip-Ahmet ikilisinin
derleme toplama mitingleri ile muhalefet partilerinin mitingleri
dışında toplumda hiçbir kıpırdanma,
hiçbirheyecan belirtisi yok.
Bir de yandaş televizyon kanallarında yayınlanan o vıcık vıcık,
saçma sapan güya
siyasi tartışma programları,
düzmece söyleşiler, katkıda bulunan ucuz yandaş figüranlar
ve dinsömürüsü!..
Milyonlarca insanımız 7 Haziran gününü adeta kuzuların
sessizliği içinde beklemeyi sürdürüyor.
Sandıklarda ve seçim sonuçlarında hile yapılacağı iddiaları
çok yoğun.
Buna ben de inanıyorum.
İktidar partisi eline 2002 yılında geçirdiği ve memelerini sıka
sıka süt bırakmadığısağmal ineği kolay kolay
terk etmek istemeyecek ve seçim hileleri dahil elindeki her olanağı
bu doğrultuda kullanacaktır.
İktidardan düşmeleri sonrasında kendilerinden hesap sorulacağını en
iyi bilen onlardır.
* * *
Şimdi gelelim son haftalarda en büyük tartışma konusu
olan HDP’ye…
Bu parti yüzde 10 barajını aşıp Meclis’e girer
mi?
Aşarsa neler olur, aşamazsa neler olur?
Bu soruların yanıtını aramaya çalışalım.
Bazıları yüzde 10 barajını aşacağını, bazıları ise aşmasının zor
olduğunu savunuyor. Yapılan bütün -ciddi ve ciddiyetten yoksun-
anketlerde HDP’nin oy
oranı yüzde 9’la 11 arasında
çıkıyor.
Bu parti ilginç bir ilgi odağı oldu.
Hiç ummadığım bazı kimselerden bile “Seçimde oyum
onlaradır” sözlerini sıkça duyuyorum.
Yaratılan söylem şöyle:
HDP özellikle Doğu ve Güneydoğu’daki AKP oylarını bölecek
ve AKP’nin milletvekili sayısını azaltacak. Bu durumda, Meclis’e
dördüncü bir parti doğrudan girdiği takdirde AKP’nin tek başına
iktidar olması mümkün olmayacak.