Sevgili okurlarım, 69 yaşında bir adam
Türkiye’de adaletin ne durumlara düşürüldüğünü, yargının iktidarın
eline nasıl teslim edildiğini biliyor ve milletvekili Enis
Berberoğlu’na 25 yıl hapis cezası
verildiği gün kararını açıklıyor:
“Bu olanları protesto etmek amacıyla, yarın Ankara’dan
İstanbul’a adalet yürüyüşü başlatıyorum.”
Bu adam hayatı boyunca idman, egzersiz, uzun yürüyüş yapmamış.
Yaklaşık 440 kilometreyi hiç ara
vermeden, makam aracına binmeden, taşıt kullanmadan yürümek öyle
her babayiğidin harcı değil.
Yürüyüş Ankara’da başlarken hepimiz endişeliyiz:
Ya bitiremezse, yarıda bırakırsa ne olacak?
* * *
Hükümetin ve yandaşlar kesiminin keyfi ise yerinde!
Nasıl olsa bitiremez. Elleri ayakları şişer, pes eder,
komik duruma düşer ve rezil olur!
Nitekim yürüyüşün bilmem kaçıncı gününde yol kenarında bir
yükseltiye çıkmıştı. İnerken ayağı kaydı ve hafifçe kıç üstü
oturdu…Ve alay etmeler hemen başladı:
“Düşmeyi öğrendi, yürümeyi de öğrenecek!..!
Yandaşlar korosunun taksimetresi hemen çalışmaya başlamıştı ama o
da ne!..
Adam her gün hiç aksatmadan tıkır tıkır yürüyor, hiçbir
tarafı şişmiyor, pes etmiyor!
Hem de yürüyor deyince çarşıda vitrin bakar gibi değil, hızlı bir
tempoda yürüyor. Her gün belli bir kilometre gidiyor ve İstanbul’a
adım adım yaklaşıyor.
Yağmur, çamur, sis, güneş, sıcak demeden gittikçe gidiyor…
Arkasında ve yanında on binlerce kişi…
* * *
Ellerde sadece “Adalet” yazılı pankartlar.
Başka hiçbir şey yok.
Kırıp dökme yok, kimseye hakaret yok.
Mahatma Gandi’nin, ülkesini sömüren ve bağımsızlık vermeyen
İngilizlere karşı 1930 yılında düzenlemiş olduğu 400 kilometrelik
büyük yürüyüşten sonra, dünyanın en büyük toplu yürüyüşü bu adamın
önderliğinde ve on binlerin katılımıyla Ankara’dan İstanbul’a
akıyor.
* * *