Sevgili okurlarım, bizim medyada acayip (!) işler oluyor. Zaten hep olurdu da, bu kadarına hiç tanık olmamıştık.
Medyanın yaklaşık yüzde 95’i artık tümüyle iktidarın emrinde ve hizmetinde.
Televizyonlar, gazeteler hep öyle.
Kendilerine yukarıdan gelen talimat doğrultusunda yayın yapıyorlar. Televizyonlarda neyin nasıl yayınlanacağına, gazetelerde hangi manşetlerin nasıl atılacağına artık iktidar karar veriyor.
Örneğin Recep Bey bir yerde miting yapacaksa, yayın anında kesiliyor ve miting canlı yayınlanmaya başlıyor. Konuşması yarım saat sürerse yarım saat, bir saat sürerse bir saat hep aynı şeyi izlemek zorunda bırakılıyor ve ister istemez kanal değiştiriyoruz…
Zira hep aynı lâflar…
★★★
Yandaş gazeteler derseniz onlar apayrı bir alem!..
Recep Bey konuşma yapıyor, ertesi gün hepsi aynı manşetle çıkıyor.
Medyaya bir yerlerden sürekli talimat geliyor.
Böyle bir olay dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde olmaz, olamaz.
★★★
Benim tam 8.5 yıl çalıştığım, gazeteciliğe ilk adımımı attığım Milliyet gazetesine bakıyorum ve şaşırıyorum…
Aman Allah’ım, rahmetli Abdi İpekçi’nin sosyal demokrat çizgideki saygın gazetesi Milliyet ne hallere düştü…
Gazetenin her satırından iktidar yandaşlığı fışkırıyor.
Gazetede hiçbir yazar özgürce yazamıyor.
Somut örnek vereyim:
Yılların gazetecisi Melih Aşık…
Yazıları sürekli sansür altına alındı. Onu yazma bunu yazma!..
Yazıları hafifletilen ve baskı altında olduğu hemen anlaşılan Melih birkaç gün önce kısacık bir notla izne çıktı. Döner mi dönmez mi bilmiyorum, kendisine de sormadım.
Tahminim, bu iş bitmiştir.
Yanılmayı dilerim.
★★★