Ve biraz da şaşırdık!
Kimdi bu adam, neyin nesiydi?
Propaganda dönemi başlamıştı, Ekrem Bey günün
birinde bizim gazetenin Ankara bürosuna geldi. Bir saat boyunca
lâfladık, çay kahve içtik çok iyi tanıdığı İstanbul’un sorunlarını
anlattı.
Bu sohbet sırasında ona hep aynı gözle bakıyordum…
“İstanbul Büyükşehir gibi bir yere aday gösterilerek
harcanan, siyasi geleceği de yok edilen bir ilçe belediye başkanı!
Büyük olasılıkla kaybedecektir…”
Sakin biriydi,
düşünerek ağır ağır konuşuyor, “Hiç merak etmeyin,
İstanbul’u alacağız” diyordu…
Ben de içimden “O biraz zor olur ama inşallah
kazanırsın” diyordum!
★★★
Ekrem Bey gittikten sonra, o tanışma
toplantısındaki bizim gazeteci arkadaşlarla aramızda tartıştık…
Herkesin aklından aynı şeyler geçmiş ama hiçbirimiz
kendisine bu moral bozucu hususları açmamışız.
Ancak hepimizin ortak görüşü aynı
idi. İstanbul’u CHP’nin kazanması, hele böyle tanınmamış bir adayla
kazanması biraz zordur…
Çünkü karşısında sadece
Binali Yıldırım değil, başta
Recep Bey olmak üzere “Devletin
tümü” olacaktır. Sanırım bütün Türkiye böyle
düşünüyordu.