Sevgili okuyucularım, ben
bu Özal ailesi kadar acayip bir aileyi
şimdiye kadar duymadım ve görmedim.
Rahmetli cumhurbaşkanı Turgut Özal 1993
yılında vefat etti.
Vefat olayı Çankaya Köşkü'nde gerçekleşti, Ankara'da Hacettepe
Hastanesi'ne götürüldü ama kurtarılması mümkün olmadı.
Hacettepe'nin önde gelen kalp cerrahları ile diğer ilgili doktorlar
yanındaydı.
Gerekli raporları hazırlayıp verdiler.
Hadise bir kalp rahatsızlığına bağlıydı.
Semranım otopsi yapılmasına izin vermedi.
Sonrasında standart işlemler yapıldı ve merhumun naaşı Ankara ve
İstanbul'da düzenlenen devlet törenleri sonrasında İstanbul'daki
anıt mezarda toprağa verildi.
* * *
Ancak ne acıdır ki, özellikle Özal'ın oğlu Ahmet Özal bu
ölüm olayını sürekli sömürmeye başladı.
Her gün ekranlara çıkıp konuşuyordu:
“Babamı zehirlediler. Ölümü sonrasında saçından aldığımız
örnekleri gizlice Avrupa'ya gönderdik. Orada tahliller yapılıyor ve
sonuç yakında açıklanacak. Zehirlenerek öldürüldüğü
kesindir…”
İşin ilginç yanı, annesi Semranım da
ısrarla aynı şeyleri söylüyordu.
Peki kim zehirledi?
Yanıt yok!
Avrupa'daki tahlillerin sonucu ne çıktı?
Yine yanıt yok çünkü sonuçlar açıklanmadı!
* * *
O süreçte çok sayıda masum insan suçlandı, şüpheli olarak
ifadeye çağrıldı.
Ortaya gizli tanıklar çıkıp birilerini
suçlamaya başladılar.
Onlardan biri de tuğgeneral, Ergenekon davası
sanığı Levent Ersöz idi.