Sevgili okurlarım, bugün yine aynı geleneksel
Kubilay yazımla karşınızdayım. Onun feci bir
biçimde şehit edilmesini her yıl, olayın yıldönümünde anmayı bir
görev bilirim.
Türkiye Cumhuriyeti bundan tam 87 yıl önce,
23 Aralık 1930 günü korkunç bir
irtica olayına tanık olmuştu. O sabah İzmir’in
Menemen ilçesinde tuhaf şeyler oluyordu. Sabahın erken saatlerinde
dördü silahlı, altısı çember sakallı yobaz Menemen
belediye meydanında tekbir getirerek dolaşmaya başladı.
Çember sakallıların başlarında sarık, sırtlarında cüppe
vardı.
Atatürk dönemi idi. Devrimler
yapılıyordu.
Bu altı kişi “Biz şeriat
ordusuyuz” diyerek meydandaki Müftü Camii’ne girdiler.
Elebaşıları olan Derviş Mehmet camide namaz
kılanlara kendini “Mehdi” olarak tanıttı ve dini
korumaya geldiklerini söyledi. Arkalarında 70 bin kişilik bir
Halife ordusu olduğunu, öğle saatlerine
kadar şeriat bayrağı altında toplanmayanların
kılıçtan geçirileceğini tebliğ etti.
Derviş Mehmet isimli sapık ve arkasındaki yobazlar
camideki yeşil bayrağı alıp uzun bir sopaya taktılar. Yoldan geçen
birine meydanda bir çukur kazdırıp bayrağı oraya diktiler. Yobazlar
bayrağın çevresinde dönmeye, tekbir getirmeye ve zikir yapmaya
başladılar. Bir yandan da bağırıyorlardı:
“Şapka giyen kafirdir. Yakında yine şeriata dönülecektir…
Bize kurşun işlemez…”
İşin acı yanı, Menemen
ahalisinden bazıları bunlara alkış tutmaya başlamıştı!
* * *
Olaylar ilçedeki askeri birliğe duyuruldu. Alay komutanı,
emrindeki yedek subay Mustafa Fehmi Kubilay’ı bir
manga askerle birlikte oraya gönderdi. Silahlarında mermi yoktu.
Süngü takıp olay yerine gittiler. Kubilay
askerlerini meydan girişinde bıraktı ve yobazlara “Teslim
olun” çağrısı yaptı. İşte o anda yobazlardan biri silahını
çekip ateş etti ve asteğmen Kubilay yaralanıp yere
düştü.
Ayağa kalkıp cami avlusuna doğru kaçmaya çalıştı ama gücü
tükenmişti. Orada tekrar yere düştü. Çevredeki kalabalık ise paniğe
kapılmıştı, kaçıyordu.
Derviş Mehmet ve yobaz güruhu işte o anda Kubilay’ın başına
çöktüler. Mehmet çantasını açıp testereli bağ bıçağını
çıkardı…
Ve yaralı yedek subay Kubilay’ın
başını oracıkta kıtır kıtır kesip gövdeden ayırdı.
Saçlarından tuttuğu kesik baş,
şimdi Derviş Mehmet’in elindeydi.
Yeşil bayrağın
sopasına kesik başı dikmeye çalıştılar ama bir türlü başaramadılar.
Bunun üzerine birileri bunlara ip getirdi. Kesik baş yeşil bayrağın
takılı olduğu sopaya iple bağlandı.
Bütün bunlar olurken yine tekbirler getiriliyor, “Ey ahali
din elden gidiyor, şeriat isterük” sesleri Menemen’de
yankılanıyordu.