Sevgili okurlarım, günlerden 15 Mayıs
2017… Aliağa’daki İzmir kadın kapalı cezaevinden bizim gazetenin
Ankara bürosuna, ismime çekilen bir faks
geldi.
Sekiz aylık bebeği ile birlikte
tutuklanıp koğuşa gönderilen Fadime Danışman isimli bir anne
yazmıştı. Burada önemli olan, bir annenin sekiz aylık bebeği ile
birlikte apar topar tutuklanmış olmasıydı. Öteki iki çocuğunu
başkalarına bırakmak zorunda kalmıştı.
Faksın
üzerinde hem Aliağa PTT merkezinin damgası vardı, hem de cezaevi
yönetiminin:
“T.C. Adalet Bakanlığı İzmir Kadın
Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Mektup Okuma Komisyonu.
Görüldü.”
Bunun
anlamı:
“Metin okunmuş, hiçbir suç unsuru ve
yalan içermediği görülmüştür. Gönderilmesinde bir sakınca
yoktur.” ★★★ Hiç tanımadığım, ismini ilk kez
duyduğum tutuklu bir anne tarafından gönderilen bu faks, acıklı bir
olayı dile getiriyordu. Okudum ve 16 Mayıs 2017 tarihli yazımda
aynı başlıkla kullandım:
“Bir Annenin
Dramı.”
Bu annenin suçu neydi, aradan geçen
süre içerisinde ne oldu, tahliye edildi mi, halen tutuklu mu, ceza
aldı mı, bebeği ve öteki çocukları ne oldu, sonucu
bilmiyorum. ★★★ Aradan yaklaşık bir buçuk
yıl geçti ve “Fetöcülük” iddiasıyla hakkımızda yeni bir savcılık
iddianamesi düzenlendi.
Bana yönelik
suçlamalardan en önemlisi, bu insancıl mektubu bir buçuk yıl önce
yayınlamış olmamdı!
Aradan geçen süre
içerisinde hiçbir makam bana soru
sormadı.
Şimdi size, beni bile iddianamede
“Fetöcü (!)” yapan o mektubu aynen
iletiyorum.
Lütfen dikkatle okuyun, işin içinde
Fetöcülük olup olmadığına siz karar
verin….
Ancak bu işin bir de perde arkası var
ki, çok önemli.
Onu da başka bir yazımda
açıklayacağım, şaşırac...