Sevgili okurlarım, Adana'nın Aladağ ilçesindeki öğrenci yurdu yangınında küçük kız çocuğu öğrenciler cayır cayır yanarak can verdi. Bazıları şanslıymış, kurtuldu. Burası Süleymancı cemaatinin yurdu. Yaptıkları iş Fetullah'la hemen hemen aynı. Yani okullar ve öğrenci yurtları kurmak ama onların üzerine giden yok! Yangın merdivenleri iptal edilmişti ve yurtta kalan kız öğrencilerin en büyüğü 15 yaşında idi. Dün bizim gazetede Deniz Ayhan'ın haberini okumuşsunuzdur. Yangından kurtulan çocuklar savcıya avukatlar eşliğinde ifade vermiş ve ağız birliği etmişçesine hepsi aynı şeyi söylemiş: “Biz şikayetçi değiliz!”..” * * * O korkunç yangın gecesini yaşayan kız çocuklarının normal koşullarda bunları bilinçli olarak söylemesi kesinlikle mümkün değildir. Verilecek ifadeleri onlara aileleri, büyükleri, ya da hemen devreye giren yerel siyasetçiler tarafından bulunan avukatları öğretti: “Şikayetçi olmadığınızı söyleyeceksiniz.” Belki aileleri de bu karara baskı altında varmak zorunda kaldı. Yurt beleş, belki yemekler falan da beleş… İfadelerinden anlaşıldığı kadarıyla öğrencilere gece gündüz namaz kıldırılıyor. Aileler mutlu! Eh yani çocuğu da kurtulmuş, ailesi daha ne isteyecek ki!.. * * * Bu olay belki çok basit görülecek ama değil… Bu olay Türkiye'de işlerin nasıl acımasız bir baskı ve korku ortamında yürütüldüğünü gösteriyor. Sadece yangından kurtulan kızlar değil, aslında bu baskı ve korkuyu Türk toplumunun çok büyük bir bölümü her gün yaşıyor.